Değerli Öğrenciler,

Ulu önder Atatürk`ün aramızdan ayrılışının tam 80. Yılında Atamızı, saygı, minnet ve şükranla anıyoruz. Sözlerime Atamızın “Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kâfidir” sözlerini hatırlatarak başlamak istiyorum. Bizler, bugün Atatürk’ü ne kadar anladığımızı ve bu fikirlere ne kadar sahip çıktığımızı sorgulamak durumdayız. Ülkemizin hangi zorlukları aşarak bugünlere ulaştığını, çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmak için bıkmadan usanmadan çalışmamız gerektiğini bilerek, kendimize güvenle ve çevremizdeki barışı tehdit eden gelişmeleri gözönünde tutarak, özgürlüğü, demokrasiyi, adaleti ve başarmayı hedeflemeli ve bu yönde çalışmalıyız.

Atamızın barışa olan bakışını, inancı ve katkısını ” Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” sözlerinde görebiliriz. Özellikle son dönemde dünyada ve ülkemizin çevresindeki gelişmeler ve yaşanan acılar, bu sözün değerini bir kez daha ortaya koymaktadır.

“Savaş zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir."

“Uluslararası herhangi bir problemimizi barış vasıtaları ile halletmeyi aramak bizim menfaat ve düşüncemize uyan bir yoldur.”

“Komşuları ile ve bütün devletlerle iyi geçinmek Türkiye siyasetinin esasıdır”.

“Barış ulusları refah ve saadete eriştiren en iyi yoldur.”

 Tüm bu sözlerin hayatının büyük bir bölümünde savaşı yaşamış olan bir komutan tarafından söylendiğini unutmamız gerekir.

Atatürk’ün binlerce mil uzaktan gelerek Gelibolu’da hayatlarını kaybeden ANZAK Annelerine yazdığı mektup, savaş ve düşmanlıktan nasıl bir barış ve dostluk yaratılabileceğinin en güzel örneklerden biridir.  Mektupta;

 “Bu memleketin topraklarında kanlarını döken kahramanlar!

Burada, dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz.

Sizler, Mehmetçiklerle yan yana koyun koyunasınız.

Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz.

Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve rahat uyuyacaklardır.

Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır” diyerek Barış sevgisini ortaya koymuştur.

Değerli öğrenciler, dünya ve ülkemizin zor bir süreçten geçtiği bu dönemde daha fazla barışa ihtiyacımız olduğunu unutmamamız gerekir.

Her 10 Kasım geldiğinde Atamızı minnetle anmaya ve fikirlerini hatırlatmaya devam edeceğiz.

Kaptan Dr. Bayram Ali TAVLAYAN,

Yüksekokul Müdürü