Açılış Töreni: Orhan Babaoğlu tarafından İlk Ders

Duyurular

GAÜ'DEN

Açılış Töreni: Orhan Babaoğlu tarafından İlk Ders

 

Preveze Deniz Zaferi ve Kısa Tavsiyeler – İşinin Ehli Olmak

 

Sayın Rektörüm, Dekanım, Okul Müdürüm, Değerli Öğretim Üyesi Arkadaşlar ve Sevgili Genç Denizciler

Girne Amerikan Üniversitesi Denizcilik ve Ulaştırma Yüksek Okulunun 2018-2019 eğitim ve öğretim yılı açılışı için toplandığımız bu güzel günde hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Artık yüksek okullar Ekim ayında açılıyor ve özellikle biz denizciler, deniz tarihimize damgasını vurmuş önemli bir deniz zaferinin yıldönümünü birkaç gün ara ile kaçırıyoruz. Evet, bundan tam 480 yıl ve bir hafta önce, Kaptan-ı derya Barbaros Hayreddin Paşa komutasındaki Osmanlı donanması ile Cenevizli Amiral AndreaDoria liderliğinde Haçlı müttefik donanması karşı karşıya geldiler. Sayıca az ancak daha çevik gemileri ve liyakat sahibi reisleri olan Osmanlı filoları, mağrur ancak kifayetsiz asillerin komutasındaki haçlı donanmasını kesin bir yenilgiye uğrattılar. Bu zafer, Osmanlı donanmasının tartışılmaz üstünlüğünü ve Akdeniz hakimiyetini, en azından gelecek 33 yıl İnebahtı felaketine kadar tüm Avrupa’ya kabul ettirmiştir.

Bu noktada bir parantez açıp konuyu, üniversitemizin bu yılın teması olarak seçtiği “sürdürülebilirlik” olgusu açısından ele almak istiyorum. Bakınız, Osmanlı önce donanmanın başına deneyimli bir deniz kurdu ve eski bir korsan olan Hızır Reis’i getiriyor ve bunun olumlu sonuçlarını, Akdeniz’de güçlü bir donanma ve sayısız zafer ile görmesine rağmen, sadece 33 yıl sonra bu kez birleşmiş Avrupa donanmalarının karşısına, suyu ancak Haliç’te görmüş karacı paşaların komutasındaki bir donanma ile çıkıyor ve yüzyılların kazanımını bir kerede heba ediyor. Burada çok net olarak, Osmanlının Akdeniz’de kısa süreli hakimiyetinin, sürdürülebilir bir devlet politikası olmadığınıve liyakatin ayaklar altına alınması ile çöküşün aslında, 1571 yılındaki İnebahtı bozgunu ile başladığını söyleyebilirim. Nitekim, görev ve makamın liyakat sahibine değil de hatır sahibine verilmesi uygulaması, yüzyıllarca genişleyerek devam etmiş ve sonuçta devlet artık sürdürülemez hale gelmiş ve damat Enver Paşa marifetiyle Osmanlı, 1nci dünya savaşına sokularak tabutun son çivisi de çakılmıştır.

Bir devletin deniz gücü, içinde deniz kuvvetlerini ve ticaret filosunu da barındıran çok geniş bir kavramdır. Maalesef Osmanlı hemen hiçbir zaman, böyle bir coğrafyada ve üç kıtada hâkim olmanın en önemli ön şartının güçlü bir donanma ve onun himayesinde serpilen deniz ticareti olduğunu anlayamamıştır. İnebahtı, bu gafletin ilk göstergesi olmuş, son olarak da Mart 1917’deki efsanevi Çanakkale savunmasına rağmen, hiçbir mukavemet görmeden Çanakkale Boğazına dayanan modern haçlı donanma, biraz gecikmeli de olsa, Dolmabahçe Sarayı önlerine demirlemiş ve payitahtı ele geçirmiştir.

Hem Preveze’den ve hem de İnebahtı’dan alınacak çok dersler vardır. O zaman alınmamış olabilir, nitekim acı sonuçlarını hala yaşamaktayız. Bugün bizlere düşen, yaptığımız işin geçmişini, en azından genel kültür seviyesinde bilmek, tarihsel olaylar arasında sebep-sonuç ilişkisi kurabilmek ve ders çıkarmaktır. Preveze’den alınacak bir numaralı ders, ancak bilgi ve tecrübeye dayanan cesaret ile davrananların tarih yazabileceğidir. Kendimize uyarlarsak, önce yapacağımız işin teori ve pratiğini iyi öğrenmeli ve sonra onu bizzat uygulayarak tecrübe kazanmalı ve ancak ondan sonra cesaretle öne atılmalıyız. Cahil cesaretlilerden olmamalıyız.

Nitekim, İnebahtı’da cahil cesareti ile düşmanın önüne atlayan Müezzinzade Ali Paşa bu cüretinin bedelini canı ile ve koca donanmanın yok edilmesi ile ödemiş ve burada ben adını anmasam hiçbirinizin bir daha duymayacağı şekilde tarihin karanlık sayfalarına gömülüp gitmiştir. Ama, Hızır Reis ya da Barbaros Hayreddin ismi, her Türk evladının ve hatta çoğu Avrupalının hafızasına kazınmıştır ve dünya döndükçe unutulmayacaktır.

İnebahtı’dan alınacak ders de işin ehline teslim edilmesi zorunluluğudur. Bu, biz öğretmenleriniz için, sizlere hak ettiğiniz notu vermek, okul yönetimimiz için sizi ehil öğretmenlere teslim etmek, devletimiz için de makama liyakat sahibini getirmek anlamına gelir. Aksi halde ehil kaptanı olmayan gemi karaya oturur, iyi mühendisi olmayan köprü yıkılır, beceriksiz pilot uçağı düşürür ve en sonunda devlet işlemez hale gelir.

Biliyorum, beni can kulağı ile dinliyorsunuz ama bana ayrılan sürenin sonuna geldik. Bu yıl benden ders alacak denizci kardeşlerime ders sırasında sıkıldıklarında anlatacak çok hikayem var. Öğretmenler sadece ders anlatmazlar, deneyimlerini, görgülerini ve yılların imbiğinden geçmiş duygu ve düşüncelerini de aktarırlar. Onun için sizler derslere koşa koşa gelirsiniz ve hiçbirinizin NG denen öcüden korkmanıza gerek kalmaz, değil mi?

Prevezedenve İnebahtı’dan aldığımız dersleri şöyle bir toparlarsak, siz geleceğin kaptanlarının en iyi anlaması gereken, işinizin ehli olmanızın vazgeçilmezliği, gemide kurallara uygun vardiya tutulması, bugünlerde “farkındalık” deniyor, gemide ve gemi civarında neler olup bittiğinin bilinmesi ve geminin tam ve doğru pozisyonunun sürekli monite edilmesidir.

 

Arkadaşlar, ilk hedefiniz işinizde en iyi olmaktır. Raspa yaparken dahi “en iyi raspayı ben yaparım” demelisiniz. İşte bizler bugün burada bunun için toplandık. Birazdan buradan ayrılacağız ve deneyimli öğretmenleriniz size her derste bunları bıkmadan usanmadan anlatacak.

 

Bu okuldan donanımlı birer zabit adayı olarak mezun olacak, gemilerde görev alacaksınız, iyi bir şey yaptığınızda kaptanınız nereden mezun olduğunuzu soracak, “Girne Amerikan” diyeceksiniz başınız dik, ve biz de burada verdiğiniz cevabı hissedecek ve sizlerle gurur duyacağız.

 

Allah selamet versin.