1.      Roma hukukunda dava-hak ilişkisi olduğundan, ius civile’de düzenlenen uygun davayı açan davacının bu davayı kazanılması kaçınılmazdı. Ancak hükmün hakkaniyete aykırı olarak gerçekleşmemesi için praetor davalıya bir defi verirdi ve davalının davacıya karşı iler sürdüğü defi, davacının taleplerini etkisiz hale getirirdi. Ius Civile’de iradenin oluşumundaki bozukluk dikkate alınmadığından hile ile yapılan hukuki işlemler geçerli sayılmıştır. Hile yapanın borcunu ifa ettikten sonra, edimini ifa etmeyen hile yapılan kişiye karşı açılan borca aykırılık davadında, davalı Praetor’un verdiği defi ile hile yapanım talebini etkisiz hale getirirdi.
2.      Taraflardan biri bir sözleşme için diğeri başka bir sözleşme için iradesini beyan ettiyse hukuki işlemin niteliğinde hata vardır. Her zaman esaslı hatadır. Yapılan hukuki işlem geçersiz hake gelir. Örn. A satım B ise bağışlama sözleşmesi için iradesini beyan ettiyse TBK 1. md ye göre sözleşmenin kurulmaması yoluna değil, hukuki işlemin niteliğinde hata nedeniyle geçersizlik yaptırımına gidilmelidir.
3.      Bir aile babasının evlat edinilmesi, malvarlığının pasif kısmının aktif kısmını geçmesi durumunda söz konusudur. Toplumda önemli bir yere sahip olan aile babalarının sosyal statülerinin korunması için yaratılan bir kurumdur. Afragatio durumunda, evlat edinilen aile babasının hakları yeni aile babasına geçer, borçları ise sona erer.