AŞI YAPTIRMAYAN KİŞİLER, TOPLUM SAĞLIĞINI  RİSKE ATIYOR

Haberler

GAÜ'DEN

AŞI YAPTIRMAYAN KİŞİLER, TOPLUM SAĞLIĞINI  RİSKE ATIYOR

 

Aşı ile korunulabilen hastalıklardan çocuklarımızı ve kendimizi korumamız gerektiğine vurgu yapan Dr. Güllüelli, aşıların etkileri ve bugüne kadar sağlamış olduğu toplumsal yararlar hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

 

Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) Öğretim Üyesi Dr. Emine Güllüelli yaptığı açıklamada,

aşıların, hastalıklara karşı bağışıklama (korunma) sağlamak amacıyla insanlara ya da hayvanlara da uygulanan, içerisinde zayıflatılmış mikropları ya da bu mikropların değişik ürünlerini içeren tıbbi ürünler olduğunu söyleyerek, aşılar hakkında şu açıklamalarda bulundu;

“Aşılar, vücuda verildiklerinde hastalık oluşturmaksızın bağışıklık sistemini uyararak, vücutta o mikroba karşı özel savunma maddelerinin (antikorlar) üretilmesini sağlarlar. Böylelikle, o mikroorganizma ile karşılaşıldığında bu antikorlar mikropları yok ederek hastalığı önlemiş olurlar.”

Güllüelli: “ Aşıların amacı, hastalıkların yeryüzünden tamamen silinmesidir”

“Aşılamanın üç amacının olduğu söylenebilir. Her şeyden önce; çocukların hastalıklardan, bu hastalıkların neden olabileceği komplikasyonlardan ve sakatlıklardan; hatta ölümden korunması öncelikli amaçtır. 2. amaç ise, kitlesel uygulamalarla toplum sağlığının korunması, iş ve okul günü kaybının önlenmesi, hastalıkların ülkeye getirdiği tedavi ile ilgili doğrudan, ya da indirekt harcamaların azaltılmasıdır. 3.’sü ise tıpkı çiçek hastalığında olduğu gibi, insanlara yüzyıllardır büyük acılar çektirmiş olan bulaşıcı hastalıkların yeryüzünden tamamen silinmesidir. Bilindiği üzere çocukluk dönemi aşıları yenidoğan döneminden itibaren; Hepatit B, Difteri-Tetanos_Boğmaca, Çocuk felci, Hemophilus influenzae tip B (Halk arasında menenjit aşısı), Kızamık-Kızamıkçık-Kabakulak, Hepatit A, Suçiçeği, Pnömokok (halk arasında zatürre aşısı) aşılarıdır. Ayrıca henüz rutin aşı takvimine girmeyen Rotavirüs, Meningokok ve  HPV (Rahim ağzı kanseri) aşıları da vardır.”

Aşı uygulamalarından sonra toplum sağlığında olumlu değişiklikler olmuştur

“Veba, çiçek, sıtma gibi hastalıklar, orta çağdan itibaren geniş kitlesel ölümlere, savaşların kaybedilmesine, toplumsal alışkanlıkların değişmesine ve ülkelerin nüfus yapılarının değişmesine yol açmışlardır. Aşı sayesinde Çiçek hastalığı 1977 yılında dünya yüzünden silinmiştir ve 1980’lerden itibaren aşısı yapılmamaktadır. Bu çok büyük bir başarıdır.

Günümüzden örnek vermek gerekirse,. Çocuk felci ciddi sakatlıklara yol açan çok trajik bir hastalık iken, artık ülkemizde görülmemektedir. Keza difteri ve tetanos ölümlere yol açan çok önemli bulaşıcı hastalıklar olmasına karşın, bugün artık bu hastalıkları neredeyse hiç görmüyoruz. Yakın bir geçmişte kızamık nedeniyle  çocuklar  ölürken, uygulanan aşılar sayesinde  kızamık ülkemizde silinme noktasına gelmiştir. Hepatit B’ye bağlı olarak çocuklarda siroz ve karaciğer kanseri olgularına da artık rastlamıyoruz. Hemofiluz İnfluenza B Aşısınınnın  ülkemizde yapılmaya başlamasından sonra ise, menenjit olgularında da ciddi bir azalma olmuştur.”

Aşı yaptırmalı mı?   Aşının faydaları  nelerdir ?  zararları  varmıdır?

“Günümüzde Aşı yaptırma veya yaptırmama konusu sık sık gündeme geliyor. Yaklaşık 230 yıldır uygulanan aşılar hakkında sanki yeni bir yöntemmiş gibi spekülatif konuşmalar, haberler yapılabilmekte ve aşı reddine varan davranışlar görülebilmektedir.”

Aşı yaptırmayan kişiler çevredeki diğer insanları ve  toplum sağlığını da  riske atmış oluyorlar

“Aşılamaların temel amaçlarından birisi de sadece kişisel bir korunma değil, aynı zamanda toplumsal bir bağışıklama sağlanması ve sonunda o hastalığın eradike edilmesi. Yani yeryüzünden silinmesidir. Bunun için de toplumun büyük kesiminin, mümkünse tüm çocukların aşılanması şarttır.”

Günümüzde savaşlar nedeniyle bazı ülkelerde sağlık politikaları da iflas etmiş ve çocukları aşılanmamıştır

“Günümüzde savaşlar nedeniyle bazı ülkelerde sağlık politikaları da iflas etmiş ve çocukları aşılanmamıştır. Bu ülkelerden çocuk felci, kızamık gibi hastalıkları taşıyan milyonlarca insan göç etmekte ve göç ettikleri toplumu risk altına sokmaktadır. Ayrıca, aşılanmamış kişiler, toplum içerisindeki bağışıklığı zayıf, kanser hastası, yenidoğan, organ nakli yapılmış milyonlarca riskli kişinin sağlığını da tehlikeye sokmaktadırlar.”

Kitlesel ölümlere ve körlüğe  neden olan çiçek hastalığı, uygulanan aşı sayesinde 1977 yılında dünya yüzünden silinmiştir

“Kitlesel ölümlere ve körlüğe  neden olan çiçek hastalığı, uygulanan aşı sayesinde 1977 yılında dünya yüzünden silinmiştir ve 1980’ lerden itibaren  aşısı  yapılmamaktadır. Dünya sağlık örgütünün  önerileri ve ülkelerin de üzerinde durduğu aşı ile korunulabilen hastalıklardan korunmak ve bu hastalıkları önce ülkeler özelinde, sonra da dünyadan erradike etmektir.”

“Bazı kişiler; dinsel gerekçelerle, bir kısmı aşıların olası yan etkilerini abartarak, bazıları ise aşıların içerisindeki koruyucu maddelerin zarar verdiğini iddia ederek aşılara karşı çıkmaktadırlar. Ancak bu iddiaların sözde değil, kanıta dayalı olması ve bilimsel olması gerekmektedir. Bu kişiler aşının içinde thiomersal, civa, alüminyum olduğunu ve bunların zararlı olduğunu iddia ediyor. Bunlar aşıların bozulmadan saklanabilmesi, ya da etkinliğininin artırabilmesi için aşılara eklenen maddelerdir. Aşılarda bulunan civa; thiomersal formunda bulunur. Thiomersal, etil grubuna bağlanmış civadır. Civanın zehirlenmelere sebep olan formu, metil grubuna bağlanmış olan ve deniz ürünlerinde bulunan metil civadır. Thiomersalin aşıların içerisinde bulunmasıyla otizm gelişebileceği iddiası, sağlam temellere dayanmamaktadır.”

“Tartışmayı başlatan yazı, ünlü tıp dergisi Lancet’te 1998de yayımlanmış ve kızamık-kızamıkçık-kabakulak aşısının otizme neden olabileceği ileri sürülmüştü. Ancak bu çalışmanın doğru olmadığı ve  bu araştırmayı yapan kişinin bizzat kendisi yaptığı araştırmanın doğru olmadığını ve yayımlanmamış olması gerektiğini kabul etmiş ve Lancet, de yazılı olarak açıklamıştır. Bu çalışmanın sonuçlarının doğru olmadığını kabul etmiştir. Yani sonuç olarak bu iddiayı ortaya atan bilimsel dergi yine bu açıklamayı kendisi yalanlamıştır. Otizm, hastalığın oluşumuna neden olan birçok faktörü (sosyal, genetik, çevre, yanlış beslenme  vb.) göz ardı ederek tek başına çocukluk çağında yapılan aşılara bağlamak doğru  bir yaklaşım değildir.”

Aşılarda bulunan aliminyum miktarı, şişe sularda bulunan miktardan daha azdır

“Buna benzer şekilde bazı aşılarda bulunan alüminyumun miktarının son derecede düşük olduğu ve bu düzeylerde, sinir sistemi üzerinde herhangi bir kanıtlanmış toksik etki göstermediği kabul edilmektedir. Alüminyum normalde toprakta, havada ve suda bulunmaktadır. İçme sularında (şişe sularında) 0.1mg/L den az olmamak üzere alüminyum vardır. Antiasit  ilaçlarda, aspirinde, mide koruyucu ilaçlarda belli oranlarda alüminyum vardır.  Bu oranlar Aşıda olan alüminyum dozunun  çok çok üzerindedir. Bir aşıda olan en yüksek doz 0.85mg/doz dur. Hal böyle iken aşıların normalde yapılma amaçlarını gözardı edilerek bu şekilde suçlanması ve insafsızca aşı karşıtlığının ön plana çıkarılması doğru değildir ve çocuklarımıza yapılabilecek en büyük haksızlık ve kötülüktür.”