MİMARLIK ‘YAPMAMAK’... GAÜ’DE YANKILANIYOR.

Haberler

GAÜ'DEN

MİMARLIK ‘YAPMAMAK’... GAÜ’DE YANKILANIYOR.

Birleşmiş Milletler Teşkilatı tarafından ilk evrede, “Dünya Habitat Günü “ olarak ilan edilen ekim ayının ilk pazartesi günü; Genel bir ifade ile ‘Mimarlık, Habitat ve Konut Günü’ olarak ta ad buluyor. Ülkemizde de meslek örgütleri ile belli üniversitelerin mimarlık fakülteleri de gün ile ilgili olarak, çeşitli etkinlikler düzenledi.

Girne Amerikan Üniversitesi’nde, ‘Mimarlık Tasarım ve Güzel Sanatlar Fakültesi’ Akademisyenleri;   Doç. Dr. Hossein Sadri ile Mimar Kenan Güvenç’in katkılarıyla gerçekleşen seminerde, dinleyiciler için alışkın olunmayan  “Mimarlık ‘Yapmamak’ Daha İyi Bir Dünya İçin”  seminer başlığı büyük ilgi uyandırdı.

GAU Milenyum Senato Salonu’nda geçtiğimiz salı günü gerçekleştirilen ve özel bir dinleyici kitlesinin katılımı ile sağlanan buluşmada ilk söz; Doç. Dr. Hossein Sadri’nin oldu.

Sadri, “Dünya küçücük bir toprak parçasıdır. Mimarlık;  daha güzel bir dünya yaratmaya, daha fazla sosyal mutluluk yaşatmaya çalışıyor.”

Sözlerine, Dünya Mimarlık Örgütü’nce, bu senenin  mimarlık temasının;  ‘Mimarlık… Daha İyi Bir Dünya İçin’  olarak  belirlediğini hatırlatarak başlayan Doç. Dr. Sadri, “Kenan Güvenç ile, bu üç noktayı nasıl doldurabiliriz diye düşünürken; “Yapmamak” kelimesini bulduk. Neden ‘yapmamak’ kelimesini koyduk? Üç tane poster var,  ve üç poster de aslında; Mimarlığı ve dünyayı nasıl algıladığını bize anlatıyor. İnsanın ilk aklına gelen ‘Daha İyi Bir Dünya’ herhalde; bir üçgen, bir kare ve bir de daireden oluşan bir ‘dünyadır’. İnsanlığın, var oluşundan itibaren amacı; bu üçgen, kare ve daireye varmak olduğu için, ‘daha iyi bir dünyayı’ daha güzel tasvir ettiğini düşünüyorum. İkinci olarak; daire, üçgen ve kareleri daha farklı bir biçimde kompozisyon oluşturarak, daha iyi bir dünya oluşturabiliriz. ‘Dünya aslında nedir?’ sorusunu da,  benim gördüğüm açıdan anlatmak isterim. Dünya; çok çeşitli bir türdür. Dünya;  küçücük bir toprak parçasıdır. Bir çok canlıdan oluşan ve tüm canlıların arasında iletişim olan bir çeşitliliktir. Peki; mimarlık bunun içerisinde, nerede bulunuyor?  Mimarlık, daha güzel bir dünya yaratmaya çalışıyor. Daha fazla, sosyal mutluluk yaşatmaya çalışıyor. Mimarlar, burada insanlara ihtiyacı olanları vermekle hükümlüdürler.” değerlendirmesinde bulundu.

Güvenç; “Mimarlığın kendi algısı, sapmış bir algıdır. Mühendisliğin, kostümlü bir provası olarak ortaya çıkar.”

Girne Amerikan Üniversitesi,  Mimarlık Tasarım ve Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Görevlisi Kenan güvenç ise; ‘Mühendisliğin, kostümlü bir provası’ olarak nitelediği mimarlık meselesine bakış açısını şöyle özetledi; “Hossein Sadri ile bu tür şeyleri tartışırız genellikle, çünkü; farklı fikirlere sahibizdir. Ama, bugünkü konu, bir şarkıyı düet gibi okuyoruz gibi gözüyor. Onun, tümüyle hissiyatına katılıyorum. Ortaya koyduğu argümanların,  üzerine yaptığı yorumlara da katılıyorum. Ben, o noktayı sadece başka durum ile açmak isterim. Çünkü, O’nun  ‘bakışında’ etkiyi içeren bir duygusallık olduğunu varsayabilirsiniz. Ben; onun öyle olmadığını biliyorum , dolayısıyla; ben,  o noktayı güçlendirmeye çalıştım. Mesela ben;  bir kaç yıldır meslek etik dersleri veriyorum. Orada,  ilk derslerde genel ahlak ile etiği  birbirinden nasıl ayırt etmemiz gerektiğini,  ikisinin aynı şey olmadığını söylüyorum. O yüzden de, sınıftaki arkadaşlarıma ‘ben ahlaksızım’ diyorum.  ‘Ahlaksızım’ tabirini kullanınaca; Tabii, bu sınıftaki insanlar ile,  aynı ahlak anlayışını paylaşmadığım için;  ‘ben ahlaksızım’ diyorum. O yüzden; neden farklılaşmak gerektiğimizi?  açıklamam gerek, yani ahlaksızlıktan kastım nedir? Dolayısıyla, mimarlığın da ‘ne olduğunda’ ilk önce bir anlaşmak lazım.  Yani; burada, benim yerime ya da Hossein Hoca’nın yerine, başka birisi oturuyor olsaydı: başka bir algıdan bakacaktı. Mimarlığın kendi algısı, sapmış bir algı. Başlangıçta da sapmıştır zaten,  ondokuzuncu yüzyılda ortaya çıktığında sapmış bir haldeydi. Mimarlık; ‘bir alev yüzüdür’.  Kendisi, hakiki bir şeye sahip değildir. Ondokuzuncu yüzyılda mühendisliğin,  ‘kostümlü bir provası’ olarak ortaya çıkar. Tümüyle bir  ‘yanılsamalar kabuğu’ ile donatılmıştır. Mimarlığın kendisi, tamamıyla modernizmin bedenidir. Modernizmden, başka mimarlık olamaz. Mimarlık modernizmindir , modernizim mimarlıktır. Yani, ondan gelir, dolayısıyla bunlar ayrı şeyler değillerdir .O zaman,  şöyle yeniden bakış ortaya koyduğumuzda;  mimarlığın kendisi,  ortaya çıkış açısından,  ondokuzuncu yüzyılda belirmişti. Ondan öncesi  yoktur, mimarlık açısından. Ondan önce olan; yapı üretimiydi. Mimarlık,  meslek olarak ‘Endüstriyalizm’in ürünüdür. Birinci yanılgı da burada, çünkü ‘Modernizm’ olduğu için, tarihi geriye doğru kendisinden okutmaya başlar.  Dolayısıyla; Siz, bugünün koşullarından hareketle,  geriye doğru da uyarlayarak anlamaya çalışırsınız. Mesela; Roma Mimarlığı’nda anlamaya çalıştığınız kavramlar, ondokuz, yirminci yüzyılların kavramları,  modernist tarih yazılımı kavramlarıdır. Dolayısıyla; her iki taraftan da,  zamanda geriye doğru ve zamanda ileriye doğrudur. Modernizm’in bakıldığı pencereden  bakarak,  anlamaya çalışırsınız. Ama,  artık öyle değil, öyle olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla, ‘bizim mimarlığa karşı çıkışımızın’ temelinde olan şey;  Mimarlığa karşı çıkmak değil, onu bir yere oturtmaktır. Aslında, olduğu yere oturtmaktır.  Çünkü bu yer;  dairesel olarak, kültürel olarak, ideolojik olarak sapmış durumdadır. Mimarlık yaşamın bir replikası,  dondurulmuş bir taklididir. Statik halde,  bir yere aktarılmış resminden başka bir şey değildir. Yani; yaşanan şey ile,  mimarlığın arasında düşünce olarak bir fark var. Mimarlığın ‘olduğunu düşündüğü şey’; mimarlığın kendisi değil. O şey aslında; Ondokuzuncuyüzyıldan bu yana gelen, endüstriyelleşmiş bilginin toplumsal katmanıdır. Mimarlık, kendisini ‘var edebilmek’ için insanı da imal ediyor, kendisinin kullanabileceği insanı da  imal ediyor.  Bu halde; biz de,  mimarlığın,  geniş bir çerçevede ‘nasıl imal eder eğitimini’ alıyoruz. Mimarlık;  kapitalizmin, endüstriyalizminin ondokuzuncu yüzyılda belirmiş olan, sanayileşmenin ortaya çıkarttığı, bilgi demetini organize eden; alt iktisadi sektördür.”