'KORKMAZ HOCA' BUZ DAĞININ GÖRÜNMEYEN KISMINI GÖSTERDİ

Haberler

GAÜ'DEN

'KORKMAZ HOCA' BUZ DAĞININ GÖRÜNMEYEN KISMINI GÖSTERDİ

GAÜ İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Korkmaz Alemdar; " Yıllar önce, Türkiye`de iletişim eğitimi kararı; Biz,  `kendi başımıza`  ihtiyaç duyduk diye üretilen bir karar değildi."

 

Türkiye`de iletişim biliminin kurucu isimlerinden; iletişim sosyolojisi, kuram ve tarihi üzerinde önemli çalışmaları bulunan, şu anda Girne Amerikan Üniversitesi İletişim Fakültesi`nde alan dersleri veren Prof. Dr. Korkmaz Alemdar, "Yıllar önce, Türkiye`de iletişim eğitimi kararı; biz,  `kendi başımıza`  ihtiyaç duyduk diye üretilen bir karar değildi." diyerek,  ulusal iletişim tarihimizin çok bilinmeyen bir kesitini açıklıkla ortaya koydu.

GAÜ İletişim Fakültesi tarafından düzenlenen; Rektör Prof. Dr. Kutsal Öztürk ile, kalabalık bir akademisyen grubunun da dinleyici olarak katıldığı bir konferans sırasında görüşlerini ifade eden Prof. Dr. Alemdar; Ulusal bazda alana bakıp, değerlendirme yaptığında, `geçen sürede  çok şey öğrenildiğinin` yadsınmaması gerektiğini düşündüğünü vurgulayarak, 1965 Yılı`nda ilk öğretime açılan, `Basın Yayın Yüksek Okulu` öğrencilerinden birisi olduğunu da hatırlattı.

Prof. Dr. Kormaz Alemdar, iletişim öğrencilerine yönelik olarak; "Sizler gibi okuldayken, okulumuzun açılışına `gazetecilerin gazetecisi`  Burhan Felek gelmişti. O zamanlar, çok yaşlı diye hayret ediyordum. Ama, şu an bakıyorum; Bizler de, artık o durumdayız. Ben de, sizlere öğüt verecek yaşa gelmişim. Belli zaman sonra, elbette sizler de benim gibi anlatma süreci içinde kendinizi bulacaksınız. 1950` de, İstanbul`da kurulan meslek eğilimli iletişim bazındaki bir açılış için; UNESCO dan insanlar geldi, Gazeteciler Cemiyeti`nden de insanlar geldi. Türkiye genelinde,  Ankara`da araştırmalar yaptılar. ODTÜ`ye gittiler. Ankara Üniversitesi`ne geldiler. Neler konuşuldu?  bunları, bugüne kadar kimse anlatmadı.  Ama sonuç itibariyle, 1965 Yılı`nda Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi içerisinde eğitime başlanmaya karar verildi. Bu kararı; biz, kendi başımıza ihtiyaç duyduğumuz için yapmış olduk değildik. Tabii, gazetecilerin bir girişimi vardı.

 

 

 

Bu, UNESCO` nun;  `Batı Dünyası`nın özellikle kitle iletişimini, bir modernleşme aracı olarak anlatan, aktaran ve öyle olduğuna inanan ABD` nin büyük ölçüde tavsiyesi ve yol göstermesi ile başlayan bir süreçtir. Teknoloji de, aynı tarihlerde geldi. Televizyon yayını; 60`ların sonunda başladı. 80`lerde ise de renkli oldu. Sonra, video oldu. Sonra da,  hepinizin bildiği yeni medya araçları yaygınlaşmaya başladı. Yani, eğitimin başladığı tarihten itibaren; bizim kafamızı biçimlendiren, araştırmalarımızı yönlendiren konu, teknolojinin parlak gelişmesi ve başarılarıdır. Siyasal Bilimler Fakültesi`nde bu olay başlarken de,  siyasal bilimler hocaları; orada, aşağı yukarı ne anlatıyorsa,  Basın Yayın Yüksek Okulu`nda da onu anlatıyorlardı. Geriye dönüp baktığımda; siyasal bilimlerin, iletişim fakültesinden ne farkı var? diye düşünüyorum.  Adından başka, hiçbir farkı yoktur.  Ankara da başlayan ve verilen ders programları, daha sonra;  İzmir, İstanbul`daki tüm fakültelerde ya da yüksek okullarda model olarak alınmaya başlandı. İlk uygulama, alanda yol gösterici oldu.  Teknolojinin geliştiği toplumlar da gelişen teknoloji,  düşünceyi de etkiliyor. Düşünce de gelişiyor. Yeni düşünceler, yeni uygulama alanları ve onların sonuçları üzerine kafa yormayı gerektiriyor. Bizim toplumsal gelişmişlik düzeyimiz, araçlardan elde ettiğimiz yarar; o toplumların üzerinde değil. O, arada ki farkı değerlendirmek ve açıklamak zorundayız." şeklinde seslendi.

Türkiye`de; iletişim araştırmalarının ve eğitiminin başlangıçtan beri sorunlu olduğunu söyleyen Prof. Dr. Korkmaz Alemdar; İletişim eğitiminin başlangıcındaki zamanlamanın, teknolojinin çok hızla geliştiği döneme denk gelmesinin de bu sorunlara ivme kazandırdığına dikkat çekerek; "Teknolojinin parlak gelişmesi, bizim akıllarımızın da gelişmesinde ve akademik çalışmalarımıza yön vermiştir.İletişim alanında gelişmelerimizi daha ileri götürmek, başka toplumlara bir şeyler öğretmek istiyorsak; bizim sahip olduğumuz birikimin üzerine, yeni teknolojinin getirmiş olduğu kullanım olanaklarının, ne tür sonuçlar yaratabileceği konusunda düşünce üretmeliyiz." dedi.

Konferansın ev sahipliğini üstelenen GAÜ iletişim Fakültesi Dekan Vekili Doç. Dr. Remziye Terkan; Geçmişe yönelik, eleştirel analiz içeren sözlerin ilgi ile dinlenildiği konferansın sonunda, özel düşünce ve değerlendirmelerinin paylaşmasından duyduğu memnuniyeti belirterek; Prof. Dr. Korkmaz Alemdar`a bir teşekkür plaketi sundu.