Haberler
GAÜ'DEN
GAÜ’DE DEMOKRASİ VE İNSAN HAKLARI PANELİ
Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) tarafından İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edilişinin 69. yıl dönümü nedeniyle ‘Demokrasi ve İnsan Hakları’ konulu panel düzenlendi.
Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) tarafından İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edilişinin 69. yıl dönümü nedeniyle ‘Demokrasi ve İnsan Hakları’ konulu panel düzenlendi.
Moderatörlüğünü GAÜ Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ümmü Altan Bayraktar’ın yaptığı panele, konuşmacı olarak GAÜ Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meltem Dikmen Caniklioğlu, GAÜ Mimarlık Tasarım ve Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hossein Sadri ve Siyasal Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Öğretim Görevlisi Dr. Cemaliye Beysoylu katıldı. 15 Aralık Cuma günü GAÜ Milenyum Senato Kongre Merkezi’de düzenlenen panel, öğretim elemanları ve öğrencilerin yoğun katılımıyla gerçekleşti.
Panelin açılışında konuşan Bayraktar, insanın onuru, saygınlığı ve özgürlüğü için vazgeçilemez haklar olarak tanımlanmakta olan insan haklarının dünya gündeminde önemli bir yer tuttuğunu ve 1700’lü yıllardan itibaren de evrensel bir insan hakları kültürünün amaçlandığı insan haklarıyla ilgili birçok uluslararası belge oluşturulduğunu ancak arzu edilen evrensel insan hakları kültürüne ulaşmada ciddi sorunlar bulunduğunu söyledi. Bunun en önemli nedenlerinden birisinin insan haklarının sözleşmelerden öteye gidememesi ve insanlar tarafından içselleştirilememesi olduğunu ifade eden Bayraktar, ‘Kuşkusuz insan hakları sorunları çoğu zaman hukuk sorunları olarak karşımıza çıkmakta, insan haklarının korunması da en temelde hukuksal düzenlemelerle mümkün olmaktadır. Buna karşılık, insan haklarının yalnız bir hukuk sorunu olarak görülmesi, insan hakları kavramının belirlenmesinden insan haklarının korunmasına kadar birçok güçlüğü de beraberinde getirmektedir. İnsan hakları sorunu bir hukuk sorunu olduğu kadar, belki ondan da önce, bir felsefe sorunu, bir etik sorun, bir siyaset sorunudur.’ dedi.
Hukuki açıdan insan hakları konusunda çok önemli değerlendirmelerde bulunan GAÜ Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meltem Dikmen Caniklioğlu, demokrasi ve insan hakları kavramlarının birbirlerine çok yakın ve genellikle doğrudan bağlantılı olduğunu, bir siyasal rejim olarak demokrasinin insan haklarının gerçekleştirildiği düzeni temsil ettiğini, bu çerçevede demokratik bir toplumun varoluş amacının da insanların eşit haklara sahip özgür yurttaşlar olarak güvenlik ve adalet içinde yaşamalarını sağlamak olduğunu vurgularken; ‘Demokrasi bir yaşam felsefesi, akla bilgiye değerlerle beslenen erdeme dayalı yüksek standartlı bir insan ilişkileri üslubu olarak tanımlanmalıdır. Demokrasiyi bu şekilde görmediğimiz sürece insan haklarıyla ne kadar yan yana getirmeye çalışırsak çalışalım olumlu bir görüş elde edemeyiz.’ dedi.
Demokrasi ve İnsan Haklarının Mekansal Sorunsalı üzerine konuşma yapan Doç. Dr. Hossein Sadri, insan haklarının hukuk ve siyasetle olan bağının yanında mimarlıkla, yaşam alanlarıyla de ilgili olduğu konusunun önemine değindi. Konuşmasında insanın yaşamı başta olmak üzere, sağlığını, yaşayabilirliğini ve güvenliğini sağlayacak olan mekanların belirli kriterler içerisinde oluşturulması gerekliliğine dikkat çeken Sadri, günümüzde iktidar-güç ilişkileri içerisinde insan hayatının mekansal sorunlarını değerlendirirken; en temel ihtiyaçlardan olan gıdaların sağlıklı mekanlarda üretilmesi konusu ile ilgili sorunlara değindi. ‘Kentleşme, iktidarların her zaman en önemli argümanlarından kontrol mekanizmalarından biridir. Kentleşmeyi bizim yararımıza olacak şekilde çevirmemiz gerekir. Yani, bizi kontrol etmenin o kadar da rahat olmayacağı bir sisteme dönüşmemiz lazım. Bu insan hakları ile mümkün olacaktır.’ dedi.
Panel kapsamında, ‘Feminist dünya görüşüne sahip bir birey olarak, defalarca karşılaştığım bir soruya cevap vermeye karar verdim. Kadın hakları dediğimiz konsept ve mücadeleye neden gerek vardır? Zaten evrensel insan hakları herkese eşit haklar sağlamak için değil midir? Bir diğer deyişle Feminist hareketin yürüttüğü mücadelenin adı neden insan hakları mücadelesi değil de kadın hakları mücadelesidir?’diyerek konuşmasına başlayan Dr. Cemaliye Beysoylu, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabulundan bu yana tam 69 yıl geçmesine rağmen halen bütün insanların haklara eşit erişiminin sağlanabilmesinde ciddi farklılıklar olduğunu ve yaşadığımız dünya ve coğrafyamızda nüfusun neredeyse yarısına yakını kadın olmasına rağmen; haklara erişimde hala geçerliliğini koruyan en çarpıcı eşitsizliğin cinsiyet eşitsizliği olduğunu ifade etti. KKTC’de Kadınların Yaşam Hakkı konusunu araştırma verileri ile değerlendiren Beysoylu, ‘Kadın hakları Hareketi ve Feminist Hareket’in bahsettiği, kadınların üstünlüğü ya da kadınların toplumda daha ayrıcalıklı hale getirilmesi değildir. Kadın Hakları, kadınların toplumsal cinsiyet rolleri dolayısıyla mahrum bırakıldıkları eşit haklara erişebilmeleri için ek önlemler geliştirmektir.’şeklinde konuştu.
Panel katılımcılardan gelen soruların cevaplanmasıyla son buldu.