"Deniz kaplumbağaları, insanları çevre koruma konularında yüreklendiriyor."

Haberler

GAÜ'DEN

"Deniz kaplumbağaları, insanları çevre koruma konularında yüreklendiriyor."


Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ümmü Altan Bayraktar tarafından yürütülen Konuşma ve Röportaj Teknikleri dersi kapsamında İletişim Fakültesi öğrencileri, üniversitenin 35’inci Akademik Yılı’nda belirlenen ‘Okyanuslar’ teması çerçevesinde söyleşiler gerçekleştirdi. GAÜ İletişim Fakültesi öğrencisi Şahan Elmas da Kuzey Kıbrıs Kaplumbağaları Koruma Cemiyeti’nden Biyolog Meryem Özkan’a sorular yöneltti. 

Söyleşi çerçevesinde, Kuzey Kıbrıs turizm tanıtım çalışmalarında logoları süsleyen Caretta Caretta kaplumbağalarının KKTC’deki yeri ve önemi konularında bilgilerini paylaşan Biyolog Meryem Özkan, deniz kaplumbağalarının Kıbrıs halkı için tanınan, sevilen canlılar olduğunu, bazı devlet daireleri ve yerli firmaların logolarında deniz kaplumbağalarını kullanmayı tercih ettiğini belirterek; ‘Deniz kaplumbağaları, halkı denizi ve sahilleri korumaya çeker, böylece aynı ekolojiye dahil pek çok canlıyı da korumaya çeker. Deniz kaplumbağaları, insanları çevre koruma konularında yüreklendirmek açısından adamızda önemli bir yer tutar’ dedi. 

Hayatlarının önemli evrelerinde hem denizi hem de karayı kullanmaları bakımından ekolojik anlamda çok değerli canlılar olan deniz kaplumbağalarının bu özelliklerinin yanında göze hitap eden özellikleri nedeniyle insanların onları görmek, onlara yakın olmak, onlarla zaman geçirmek istemesine de dikkat çeken Özkan, Kuzey Kıbrıs’ın deniz kaplumbağalarının önemli yumurtlama sahillerine ev sahipliği yapması nedeniyle Ekoturizm başlığı altında KKTC’de ekonomik kalkınma anlamında önemli bir artı değer olarak yerini aldığının altını çizdi. Özkan, hem karada hem denizde zaman geçirmeleri nedeniyle çevresel anlamda da büyük önem arzeden bu canlıların, göçleri sırasında derin sulardan sığ sulara ve karaya besin taşıyor oluşlarının sığ sulardaki ve karadaki canlıların beslenebilmesi açısından da çok önemli bir yer tuttuğuna işaret etti. 

Kuzey Kıbrıs’ta deniz kaplumbağaları için tehdit olarak görülebilecek konularla ilgili olarak da bilgilerini paylaşan Özkan, Kuzey Kıbrıs’ta da diğer tüm ülkelerde olduğu gibi deniz kaplumbağası populasyonuna tehdit oluşturan pek çok noktanın varlığına işaret ederek, kaplumbağa yumurtlama plajları yakınındaki aydınlatmaların, sahil yumurtlama plajı yakınlarında kullanılan hız motorları ve jet-ski’lerin, yumurtlama sahillerinde araç kullanımının, balıkçılar tarafından hedef dışı olarak yakalanıyor oluşlarının, denizdeki ve sahillerdeki karasal kirlilik (petrol sızıntısı, kimyasallar, plastik, ağlar), sahiller ve yakınlarındaki gürültü kirliliği ve benzeri sorunlara dikkat çekti. 

Özkan, Kuzey Kıbrıs’ta sahil şeridi boyunca inşa edilen otel ve yollardan negatif yönde etkilenme eğilimi gösteren kaplumbağaların, ışıktan ve sesten kolayca ürken ve kafası karışan canlılar olarak; ışık ve ses kirliliği olan bölgelerde yumurtlamaktan kaçındıklarını, uzun süre yumurtlayacak alan bulamayan, kendini yumurtlamak için güvende hissetmeyen kaplumbağaların yumurtalarını denize bırakarak potansiyel bebek gelişim sürecine giremeden kaybedilmiş olduğunun altını çizdi. 



 

 

Özkan, ‘Kaplumbağalar çevrede insanların bulunduğu bir bölgeye yumurtlasa bile, koruma altına alınmamış yuvalar köpekler tarafından kazılabilir. Bu yaşanmasa ve yavrular yuvadan çıkmayı başarabilseler bile, ışıktan akılları karışan bebekler denize gitmek yerine sahilin arka taraflarına sürünerek, en son enerjileri tükenerek ya da vücutları kuruyarak can verirler. Dolayısıyla, otellere veya kişisel mülklere  inşa izni verilmeden önce, kapsamlı ÇED raporlarının hazırlanması ve alanda çalışma yapan kurum ve kuruluşlardan görüş almak önemlidir.’ ifadelerini kullandı. 

Ülkemizde, birçok başka türle birlikte deniz kaplumbağalarının da koruma tüzüğüne dahil edildiğini, bu canlılara veya yuvalarına zarar vermenin yasak olduğu konularında da bilgilerini paylaşan Özkan, ‘Deniz kaplumbağası yumurtlama alanlarının bir kısmı ÖÇKB sınırları içerisindedir. Bu alanlar içerisinde olmayan bölgelerin de koruma önceliği vardır. Dolayısıyla deniz kaplumbağaları devletimizce koruma altında olan türlerdir. Çevre Koruma Dairesi izinlendirmeler ve denetlemelerden sorumludur. Şu anda sahada gerçekleştirdiğimiz koruma çalışmaları için Çevre Koruma Dairesi’nden bir izin alıyoruz. Böylece iznimiz olan alanlarda çalışmalarımızı gerçekleştirebiliyoruz. Bundan ayrı olarak Karpaz Özel Çevre Koruma Bölgesi (ÖÇKB) içerisinde bulunan istasyonumuz Çevre Koruma Dairesi’ne ait bir yapıdır. Orada çalışma yürüttüğümüz sürece, gönüllülerimizin orada kalmasına yönelik izin verilmiştir. Çevre Dairesi bizi çalışmalarımız konusunda ellerinden geldiğince destekliyorlar. Bu bahsettiğim maddi bir destek değil, sonuçta biz devlete bağlı olmayan bir derneğiz. Örneğin; bir yasağa uyulmadığını gördüğümüz durumlarda, bizim yasal yaptırım uygulama şansımız yok. Dolayısıyla Çevre Koruma Dairesi’ne ihbarda bulunuyoruz. Onlar da bu ihbarları değerlendiriyorlar, yasayı uygulayıp, süreç takibi yapıyorlar.’ dedi.

Söyleşi çerçevesinde, toplumda bu konuda farkındalık yaratmak amacıyla gerçekleştirdikleri etkinliklere de değinen Özkan, ‘Yıl boyu düzenlenen sahil temizleme etkinlikleri, yaz dönemi yapılan festivaller, birkaç haftada bir organize edilen okullarda bilgilendirmeler yapıyoruz. Bunlara ek olarak, birkaç hafta önce, Güney’den bir başka kuruluşla ortaklaşa, plastik kirliliği ile ilgili bir belgesel gösterimi gerçekleştirdik ve devamında yapılacak olan çift toplumlu sahil temizliklerinin bilgilendirmesini yaptık. Bunlardan ayrı; yaz döneminde yetişkin kaplumbağaları izleme ve yavruları denize bırakma etkinlikleri düzenliyoruz. Bu etkinliklerden önce ve bu etkinlikler sırasında bilgilendirmeler yaparak deniz kaplumbağası populasyonlarının şu andaki durumunu, insanların bu durum üzerindeki etkilerini ve gelecekte insanların atması gereken adımlar üzerine detaylı bilgi paylaşımı yoluna gidiyoruz. Bu çerçevede elimize geçen yeni bir bilgiyi veya yapmak istediğimiz herhangi bir çağrıyı sosyal medya hesapları üzerinden yayınlayabiliyoruz. Günümüz teknolojiler bizim açımızdan insanlarda çevre bilinci oluşturma ve bu bilinci geliştirme bakımından çok büyük fayda sağlıyor. Sosyal medya insanların bize ulaşabilmesini de çok kolaylaştırdı, dolayısıyla, doğru gitmeyen bir durum olduğunda biz bu durumu hemen öğrenip müdahale edebiliyoruz’ şeklinde konuştu.