GAÜ: Çevre Felaketi Etkisini Uzun Yıllar Sürdürecektir

Haberler

GAÜ'DEN

GAÜ: Çevre Felaketi Etkisini Uzun Yıllar Sürdürecektir

Girne Amerikan Üniversitesi Akdeniz Sualtı Araştırma MerkeziKKTC’nin Güney sahilinde bulunan İskele-Kalecik bölgesinde yaşanan doğa felaketi olayının ardından bölgede incelme çalışmalarına başladı.

GAÜ Akdeniz Sualtı Araştırma Merkezi tarafından yapılan açıklamada, Denize petrol bulaşması ile sonuçlanan kazaların,tüm çevre örgütleri tarafından denizde yaşanacak en büyük felaketler arasında gösterildiğini bildirdi. Bunun sebebinin bulaşma sonrasında her ne kadar müdahalede bulunulsada oluşan kirliliğin tamamen arındırılamayacağını ve petrolün kimyasal yapısı nedeni ile su yüzeyinde tabaka oluşturduğunu vurguladı. Bu tabaka yüzey akıntıları ve rüzgar ile ekolojik dengesi hassas olan bölgelere(koy, körfez, lagün… v.s)ulaşması halinde denizel yaşama ve bölgeye büyük ve kalıcı zararlar verebildiğini açıklayan GAÜ Akdeniz Sualtı Araştırma merkezi yetkililerinden Yük.Müh.Bihter Asena YANAR,böylesi yüksek risk taşıyan bir durumla karşılaşmamak için bulaşma sonrasında yapılması gereken ilk müdahale yüzeydeki kirliliğin bariyerler (booms) kullanılarak sınırlandırılması, risk bölgelerinden uzaktutulması ve/veya uzaklaştırılması olduğunu söyledi. Sınırlandırılan petrolün denizden ayrıştırılmasının en efektif yolu söz konusu kazalar için ultra santrifüj ve separasyon donanımlara sahip gemilerin deniz suyunu filtre sistemlerine tabi tutup geri boşaltması veya çeşitli bağlayıcı özellikleri bulunan(absorband, adsorband) malzemeler kullanılarak kirliliği deniz suyundan ayırmak olduğunu, Söz konusu yöntemlerin(her ne kadar etkili olduğu bildirilsede), konu ile alakalı yapılmış çalışmalarda arındırmayı en fazla % 50 oranında başardığınınrapor edildiğini dile getirdi.

Açıklamaların devamında Yanar, “Deniz suyunda kalan petrol, doğal yollarla ancak uzun zaman geçtikten sonra ayrışır ve zararsız bileşenlere dönüşür. Bu zaman diliminde hem çevrede hem de yaşayan canlılar üzerinde büyük zararlara neden olur.Bilim adamlarının denizde petrol kirliliği üzerine yaptıkları çalışmalarda, petrolün denizde ayrışma süresi suyun fizikokimyasal ve biyokimyasal yapısına bağlı olarak 30-350 g/m3/yıl olarak hesaplanmaktadır. Çözünme sonucunda açığa çıkacak olan petrolün kimyasal bileşiminde bununan bazı elementler (C, H,O, S, N) bölgenin biyolojik açıdan kirlenmesine yol açarken yine petrol bileşiminde bulunan bazı ağır metaller de (Pb, Fe, Ni, Cu, Zn, Cd) deniz tabanına çöküp denizel ekosistemi, deniz canlılarını ve bu yollarla insan sağlığını tehtit etme potansiyeline sahiptir” dedi.

İncelemeler sonrasında yaşanan bu talihsiz olayın bulaşma sahasında deniz yüzeyinin petrol tabakası ile kaplandığı, ışık geçirgenliğinin hızla düşmeye başladığı, ölçümler sonucunda suyun fizikokimyasal ve biyokimyasal parametrelerindeki bozulmanın her geçen an kötüleşerek devam ettiği tespit edildiği açıklandı. Su kalitesindeki bu hızlı bozulma ve petrol kirliliği nedeni ilebölgenin mikro ve makro flora ve faunasının zarar görmekte olduğu belirlenirken, gerekli iyileştirme çalışmalarının hızlı bir şekilde yapılmaması durumunda bölgede yaşayan bir çok canlı türünün olumsuz yönde etkileneceği vurgulandı.